21 Temmuz 2011 Perşembe

Abim!

Sene 85 falan : )

Aslında abimle yıllardır ayrıyız. Ben daha “kendimi bildim bileli” diyebileceğim yaşlarda değilken abim İstanbul’da yatılı okumaya başladı, ardından üniversite eğitimi için şehir dışındaydı, üniversiteden sonra Amerika ve döndüğünde de askere gitti. Yani kabaca bir hesap yapacak olursak kardeşlik müessesemizin 15 senesini ayrı geçirdik.

Abim bu kadar uzaktayken ben de armut toplamadım tabii, büyüdüm. İlkokuldan mezun oldum, ortaokuldan mezun oldum, liseden mezun oldum, üniversite kazandım, İstanbul’a geldim. Kısmet ‘taşı toprağı altın’ İstanbul’aymış. Yıllar sonra ikimiz de İstanbul’da bir araya geldik. O, artık ihtisas yapmış, meslek sahibi, askerlik görevini tamamlamış olgun bir erkekti.

Ben abimi ‘adam’ olduğunda tanıyabildim. Çocukluğunu pek bilmem; en sevdiği oyunu, arabayı, kıyafeti, şarkıyı bilmem. Hafta sonları eve geldiğinde yapılan et-sote sayesinde en sevdiği yemek konusunda fikir sahibi olabildim. Ha pardon, bir de sıkı bir Metallica, Gun’s ‘N Roses, Sepultura, Slayer ve daha birçok metal grubunun hayranıydı. Sorsanız, O da benimle ilgili bu soruları yanıtlamakta zorlanırdı o zamanlar : )

‘Adam’ olduğunda tanıdım dedim ya, adam gibi de adammış hani… Zaman geçtikçe arkamdaki / yanımdaki gücün, desteğin, karşılıksız sevginin, saygının adı Koray oldu. Tanju Okan’ın en iyi dostu içkisi ve sigarasıysa, benim de en iyi dostum annem ve abimdir.

Abim iyi kalplidir, yardımseverdir, elinden her iş gelir, yeteneklidir, mantıklıdır, biraz yoğundur, biraz unutkandır, ara sıra fevri çıkışları olur, hayvanseverdir, müzik tutkunudur, işinde başarılıdır hatta işinin en iyisidir, yakışıklıdır, güzel seslidir, sigara içmez, alkolik değildir, komiktir, biraz dağınıktır, iyi araba kullanır, dakiklik konusunda sıkıntı çeker, teknolojiyi yakından takip eder, iştahlıdır, geceleri biraz horlar, iyi bir gitaristtir, iyi bir davulcudur, iyi bir bas gitaristtir, iyi bir piyanisttir, Beşiktaşlıdır, hoşsohbettir, anlayışlıdır, sürpriz yapmayı sever, soğukkanlıdır, cesurdur, koruyucudur, merhametlidir, candır!

Eğer abim olmasaydı, O’nun kocam olmasını isterdim muhtemelen. O hiçbir zaman benim kocam olamayacak ama  24 Temmuz Pazar akşamından itibaren yine fazlasıyla sevdiğim Nazlı’ya kocalık yapmaya başlayacak. Abi evlendirmek zormuş. Evlendiği için üzülmüyorum, kıskanmıyorum, sinirlenmiyorum; bilakis fazlasıyla mutluyum. Artık official bir yengem olacak. ‘Abim  geliyor’ diye sevinirken o tabir şimdi ‘abimler’ olacak. Mutluyum çünkü Nazlı abimi çok seviyor, O’na çok iyi bakacak. Mutluyum çünkü abim de Nazlı’yı çok seviyor, O da O’na iyi bakacak. Mutluyum çünkü abim çok mutlu olacak.

Ama yine de içimde bir şeyler acıyor. Hani aynı evde yaşıyor olsaydık büyük oda bana kaldı diye sevinirdim, ya da ne bileyim sürekli kavga ediyor olsaydık ‘oh be kurtuldum’ derdim ama öyle de değil ki. O benim tek kişilik kocaman ailemken, şimdi O’nun bir ailesi daha oluyor. Anlatması zor, kız kardeş olmak kötü.

Aramıza saydam bir duvar girecek gibi. Ama gözüm üstünüzde minnoşlar, yıkarım o duvarı! 

2 yorum:

  1. Ancak bu kadar ustalıkla dile getirbilirdi samimi, içten, sevgi dolu duygular, Sevgili Simay. :) Seni tanımıyorum, ancak Nazlı'yı tanıyorum. Eminim Abin ve O çok mutlu oacaklar... Onların her ikisini de şimdiden kutluluyorum ve yaşam dolusu başarı, sevgi, sağlık ve mutluluk diliyorum.

    Turgut Turunç
    Baçeşeir Üniversitesi

    YanıtlaSil
  2. ahhh canım benim...ne kadar samimi ne kadar güzel bir yazı olmuş...ellerine sağlık...kız kardeş olmak kötü değil de zor diyelim =)) aslında 'abimler' diyeceğin o yeni ailenin en değerli üyelerinden biri de oluyorsun...o aile büyüyor kocaman oluyor...ne güzel...hep özenmişimdir büyük ailelere...darısı benim güzel abimin başına !!! =))

    YanıtlaSil